Kırlangıçları hep çok sevdim.
Ayvalık'ta bir açık hava otelindeyim, resepsiyon da açıkta.
Resepsiyonun köşesinde bir kırlangıç yuvası var; üç yavru, kafalar dışarda,
gagalar açık.
Anne ve baba gidip gelip yiyecek getiriyorlar ve ayrı zamanlarda geldikleri
için birbirlerini görmüyorlar. AİLE BAĞLARI
Anne birinci yavruya yem veriyor, birazdan baba gelip ikinciye, anne tekrar
geldiğinde üçüncüye, baba gelip birinciye. İnanılır gibi değil, sırayı hiç
şaşırmadılar: ADALET.
Akşama doğru sudan çıktım, baktım yuvaya siyah bir kedi yaklaşmış.
O ufacık ana baba canhıraş bir şekilde dalıp, çıkıp kediyi uzağa kadar
kovaladılar: CESARET.
Otel sahibi şunları anlattı:
Bahar başlarında göçten döndüklerinde yuvanın bulunduğu bölümün kapalı
olduğunu görünce, resepsiyon görevlisinin kaldığı odaya girip çıkıp onu
uyandırmışlar: AKIL.
Sabah su içmek için fiskiyenin üzerinde dolaşıp çığlıklar atıyorlardı, ta ki
fiskiye açılana kadar: İLETİŞİM.
Yuvalarını öyle bir yaparlar ki yıllarca dayanır: KALİTE.
Yazları sıcak ülkelere göç ederler: YENİLİK.
Onların yaptığı yuva, diğer kuşların saman çöplerini üst üste koyarak
yaptığı dingildik yuvalara hiç benzemez.
Benzer bir yuva yapabilen başka bir kuş yoktur: FARKLILIK.
Hiç kırlangıçları bir yerde pineklerken hatırlıyor musunuz?
Devamlı uçarlar: ÇALIŞKANLIK.
İnanılmaz hızlıdırlar, su zerresini havada yakalarlar: HIZ.
Binlerce mil uzaktan hep aynı yuvaya dönerler.
Ömürlerinin sonuna kadar yuvalarına bağlıdırlar: YURT SEVGİSİ
Ben Kırlangıçları hep çok sevdim.
Uyuşuklaştırılmaya çalışılan yeni nesil Türk gençlerine,
zekası yeterince mevcut ama cips-kola-hamburger-playstation oyunlarla
dünyaları basitleştirilmeye ve daraltılmaya çalışılan,
her yerde cep telefonu ile konuşma ve ipod ile pop müzik dinlemeye sevk
edilerek kulaklıkla dolaşıp, yerde yatan kaza yapmış yaralıya bile bakmadan geçebilecek duyarsızlığa kanalize edilen, survivor- kutu kutu manyaklıklarını kaçırmayan ama -hakiki - haberleri izlemeyen ,
babası çalıştığı fabrika kapandığı için işsiz olduğu halde alış veriş
merkezlerinde herşeyi ithal kullanmaya
alıştırılmak istenilen, bu güzel ülkemin geleceği, aydın gençliğimize bir
sinyal, bir başlangıç olsun..
Kuş kadar bile olamayanlara...
--
M.Tarık Çetin
Ayvalık'ta bir açık hava otelindeyim, resepsiyon da açıkta.
Resepsiyonun köşesinde bir kırlangıç yuvası var; üç yavru, kafalar dışarda,
gagalar açık.
Anne ve baba gidip gelip yiyecek getiriyorlar ve ayrı zamanlarda geldikleri
için birbirlerini görmüyorlar. AİLE BAĞLARI
Anne birinci yavruya yem veriyor, birazdan baba gelip ikinciye, anne tekrar
geldiğinde üçüncüye, baba gelip birinciye. İnanılır gibi değil, sırayı hiç
şaşırmadılar: ADALET.
Akşama doğru sudan çıktım, baktım yuvaya siyah bir kedi yaklaşmış.
O ufacık ana baba canhıraş bir şekilde dalıp, çıkıp kediyi uzağa kadar
kovaladılar: CESARET.
Otel sahibi şunları anlattı:
Bahar başlarında göçten döndüklerinde yuvanın bulunduğu bölümün kapalı
olduğunu görünce, resepsiyon görevlisinin kaldığı odaya girip çıkıp onu
uyandırmışlar: AKIL.
Sabah su içmek için fiskiyenin üzerinde dolaşıp çığlıklar atıyorlardı, ta ki
fiskiye açılana kadar: İLETİŞİM.
Yuvalarını öyle bir yaparlar ki yıllarca dayanır: KALİTE.
Yazları sıcak ülkelere göç ederler: YENİLİK.
Onların yaptığı yuva, diğer kuşların saman çöplerini üst üste koyarak
yaptığı dingildik yuvalara hiç benzemez.
Benzer bir yuva yapabilen başka bir kuş yoktur: FARKLILIK.
Hiç kırlangıçları bir yerde pineklerken hatırlıyor musunuz?
Devamlı uçarlar: ÇALIŞKANLIK.
İnanılmaz hızlıdırlar, su zerresini havada yakalarlar: HIZ.
Binlerce mil uzaktan hep aynı yuvaya dönerler.
Ömürlerinin sonuna kadar yuvalarına bağlıdırlar: YURT SEVGİSİ
Ben Kırlangıçları hep çok sevdim.
Uyuşuklaştırılmaya çalışılan yeni nesil Türk gençlerine,
zekası yeterince mevcut ama cips-kola-hamburger-playstation oyunlarla
dünyaları basitleştirilmeye ve daraltılmaya çalışılan,
her yerde cep telefonu ile konuşma ve ipod ile pop müzik dinlemeye sevk
edilerek kulaklıkla dolaşıp, yerde yatan kaza yapmış yaralıya bile bakmadan geçebilecek duyarsızlığa kanalize edilen, survivor- kutu kutu manyaklıklarını kaçırmayan ama -hakiki - haberleri izlemeyen ,
babası çalıştığı fabrika kapandığı için işsiz olduğu halde alış veriş
merkezlerinde herşeyi ithal kullanmaya
alıştırılmak istenilen, bu güzel ülkemin geleceği, aydın gençliğimize bir
sinyal, bir başlangıç olsun..
Kuş kadar bile olamayanlara...
--
M.Tarık Çetin
Bilmezdim kırlangıçların bu kadar özelliği olduğunu. Öğrenmiş oldum ablacım, çok teşekkürler:)
YanıtlaSilne güzel bir yazı teşekkürler:)
YanıtlaSilhele son cümle çok anlamlı olmuş:)
ne güzel yazmış...
YanıtlaSilYazıyı çok beğendim Mevdoşcuğum. Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilmuhteşem bir paylaşım... kırlangıçları severdim ama özelliklerinden haberim yoktu...
YanıtlaSilçok teşekkürler...
sevgilerimle...
''Kuş aklı işte ''diyenlere gelsin bu yazın !
YanıtlaSilGüzel bir yazı paylaşım için teşekkürler:)Kırlangıçların ne çok özelliği varmış da biz bilmiyormuşuz..
YanıtlaSilSevgiler:)
Ne kadar güzel izlemişin. ne kadar doğru tesbitler.yazıyı okurken onları görür gibi oldum.teşekkürler :)
YanıtlaSilBayıldım yazıya bir daha bir daha okuyacağım. bu arada kırlangıç yuvaları nasılda güzel bir inşaat örneğidir. Benim gördüklerim gözlemlediklerim bu resimdeki gibi değil. Duvar köşelerine minik bir delikle alçı gibi bombeli olanlardan nasıl yapıyorlar o sıvayı diye hep hayret etmişimdir ve bu kadar güzel mükemmel bir yuva yapan canlı yoktur herhalde gördüğüm derken arılar geldi aklıma şimdi...varmış:)) teşekkürler bu güzel paylaşım için.
YanıtlaSilbayıldım çok güzel bir yazı:)
YanıtlaSilKırlangıçları ben de severim ama bu kadar güzel anlatamazdım. İşte bu da yetenek :)) Kaleminize sağlık Mevdoş' cuğum.
YanıtlaSilKırlangıçları ve yavrularını çok severdim. Şimdi daha çok seviyorum.
YanıtlaSil